Otobüs yolculuğumun birinde her nedense otobüsün kalkmasına 45 dakika kala garajda oldum. Çok erken olduğu içinde bir banka oturup beklemeye başladım. E tabi 45 dakika öyle kolay geçecek bir zaman değil. Bende kulaklığımı takıp gardaki insanları izlemeye, ne yaptıklarını takip etmeye başladım.

Gelenler, gidenler, bavulunu taşımaya çalışanlar, hava almak için otobüsten inenler “hava almaktan kasıt sigara içerek yapmaya çalışanlar” oldukça fazlaydı. Herkes bir koşuşturma halindeydi yani. Bu koşuşturmalar arasında ayrılık üzüntüsü olanlar , sevdiğinin yanına geldiği için mutlu olanlar vardı tabiî ki. E otogarlar üzüntülerle sevinçlerin mutlulukların birleştiği yer değil midir ?

Otogarda dikkatimi çeken 2 çift vardı. İlk çiftimiz 20 li yaşlarda genç bir çift, diğer çiftimiz ise yarım asrı devirmiş bir çift.

İlk çiftimiz otobüsün kalkmasına 20 dakika olmasına rağmen vedalaşma telaşı halindeydi. Sanırım ikisi de üniversite öğrencisi ve bayan öğrencimiz tatil olduğu için memleketine gidiyordu. Tatilinin ne kadar olduğunu bilmiyorum ama suratlarındaki üzüntüye bakılırsa uzun bir tatil olacağına benziyordu. Sevgilisi de onu uğurlamaya gelmiş. Bu arada beni sevgili anlamında hiç uğurlayan ya da karşılayan olmadı. Neyse….. otobüsün kalkma zamanı yaklaştıkça vedalaşmaları artmaya başladı. Sarılmalar , sıkı sıkı sarılmalar artmaya başladı. Bayanların oldukça duygusal olduğunu biliyoruz. Bayan öğrencimizin gözleri dolmaya başladı ve artık otobüse binerken dökülmeye başladı. Biliyordur herhalde “sayılı günler çabuk geçer”…..

Diğer yarım asrı deviren çiftimiz ise nereye gidiyorlarsa bir sevinç hakimdi yüzlerinde. Adeta otobüse binmek için can atıyorlardı. Otobüsün kalkmasına 10 dakika kala otobüse bindiler ve yerlerine oturdular. Muavine “şoförü çağır da gidelim artık” der gibi bakıyorlardı.  Herhalde evlatlarının yanına gidiyorlardı. Yoksa bu kadar sevincin nedenini çok merak ediyorum 🙂

Dediğim gibi otogarlar sevinçlerin, mutlulukların, vedaların, üzüntülerin bir arada bulunduğu nadir yerlerden biri bence. Sizde yolculuğa çıkacağınız zaman benim gibi yapıp biraz erken gittiğinizde ne dediğimi ne yazdığımı daha iyi anlayacaksınız…

Uğur Aydın

2006 yılında bulunduğum dernek bünyesine ait mambo internet sitesini Joomlaya çevirerek web tasarım hayatına başladım. Başlarda bu hobi olarak devam ediyordu ama bu işi profesyonelleştirmeye karar verdim ve Joomla! sisteminde kendimi geliştirmeye başladım. Kısa sürede Joomla! alt yapısını ve özelliklerini çözerek uzmanlık derecesine yükseldim.

Share
Published by
Uğur Aydın

Recent Posts

Hedef Kitle Nedir?

Hedef Kitle Kavramı Nedir? Hedef kitle, pazarlaması yapılacak olan ürünün kim tarafından ve ne amaçla…

2 ay ago

Kartvizit Nedir?

Kartvizit, en basit tanımıyla şahıslar ya da firmalar için hazırlanan ve üzerinde tanıtıcı kısa bilgilerin…

11 ay ago

Logo Tasarımı Nedir?

“Logo en sade haliyle bir işletmeyi diğer işletmelerden ayıran markayı, harf, simge (görsel veya çizim)…

11 ay ago

Vektörel Çizim Nedir?

Vektörel, yeniden boyutlandırdığında (özellikle büyüdüğünde) kalite kaybına uğramayan, yüksek çözünürlüklü olarak baskısı yapılabilen grafik türüdür.…

11 ay ago

Netbilsis Tekrar Yayında

Geçmiş dönemlerde birden fazla el değiştiren NETBİLSİS markası, 2014 yılında Türkiye'de Joomla dünyasının önde gelen…

6 sene ago

Far Cry 3

Crytek’in geliştirdiği Far Cry, 2004 yılında satışa sunulmuş ve FPS oyunlarında eşine az rastlanır türden…

7 sene ago